El sanatlarından hammaddesi ince dallar, saplar ve ağaç şeritler işleyen grubuna dâhil olan bitkisel örücülük dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türk toplulukları arasında da önemli bir yere sahiptir.
Tabiatta kendiliğinden yetişen veya kültüre alınmış bitkilerin saplarını, soyulmuş ya da kabuklu ince dallarını ve yapraklarını doğrudan; kalın dallarını ise boyunca yarıp ince şeritler haline getirdikten sonra çeşitli biçimlerde örme ve değerlendirme işlemine bitkisel örücülük denilmektedir.
Ülkemizde görülen iklim çeşitliliğinden dolayı bitkisel örücülükte kullanılan hammadde olarak bilinen bitkiler hem çok çeşitli hem de çok boldur. Bitkilerin bir kısmı doğada kendiliğinden yetişir, bir kısmı da kültüre alınmış olan bitkilerin parçaları veya artıklarıdır. Bu özelliklerinden dolayı hammaddenin temin edilmesi, hazırlanması kolay, ucuz ve zahmetsizdir.
Geçmişi çok eskiye dayanan bitkisel örücülük, sepet yapımı ile başlanır, MÖ 9000’lerden bu yana değişmeyen bir teknikle yapıla gelmiş bir el sanatı olur. Sepet örücülüğünün tarihten önceki zamanlarda var olduğu, mezarlarda bulunan sepet yapımında kullanılan kemik ve bizlerden anlaşılmaktadır. MÖ 668 senesine ait bir resim, Sümerler zamanında sepetin kullanıldığına ait bronz şekiller ele geçirilmesiyle çok eski tarihlerde de sepet örmenin bilindiğini ve yapıldığını ortaya koymaktadır.
Sepetin Yunanlılar döneminde üzüm toplamak amacıyla kullanıldığına dair kayıtlar bulunmaktadır. İlk zamanlar kutsal bir taşıma aracı olan sepet; özellikle buğday, meyve taşıma ve sonra da çocuk beşiği olarak kullanılmıştır. Romalılar da söğüdü çoğunlukla sepet yapmak için yetiştirmişler ve yapılan sepetleri ziraat işlerinde kullanmışlardır.
Tarihsel süreci incelendiğinde dünyadaki birçok ülkenin bitkisel örücülük ile ilgilendiği görülmektedir. Ülkemizde de birçok yörede uzun yıllar boyunca üretimine devam edildiği bilinmektedir.
Karamürsel’de bitkisel örücülüğü yani Ancak Karamürsel kuşaklı sepetin ülke çapında tanınması yörede bu geleneğin oldukça köklü olduğunu göstermektedir. Karamürsel sepetinin Osmanlı padişahlarından Sultan Abdülaziz döneminde geçen bir olaya da konu olduğu rivayet edilmektedir. Bu hikâyeye göre Sultan Abdülaziz bir gezi için Hereke’de ki av köşküne gelir. Bunu duyan Karamürsel halkı, padişaha kiraz götürmeye karar verir. İtina ile toplanan kirazlar bir sepete doldurulur ve padişaha sunulur. Sultan Abdülaziz, biraz şaşırarak biraz da küçümseyerek hediye sepetini şöyle bir süzer. Hemen bir tepsi getirilir, sepetin içindeki kirazlar tepsiye boşaltılır. Sepetin içindeki kirazlar, tepsiye sığmayıp taşınca, Sultan Abdülaziz şaşkınlıkla şöyle mırıldanır: “Sepeti ufak tefek gördük amma, içindekini tepsiye sığdıramadık” der. Ve bu olayın “ufacık tefecik gördün de Karamürsel sepeti mi sandın?” deyiminin ortaya çıkmasına, dolayısıyla da Karamürsel sepetinin ün kazanmasına neden olduğu ifade edilir.
Karamürsel yöresinde ilk zamanlar tarımsal ürünlerin hasadı, taşınması ve saklanması amacıyla üretilen sepetler, zamanla değişik amaçlara hizmet amaçlı farklı alanlarda da kullanılmasıyla ürün yelpazesi genişler.
Bitkisel örücülük ürünleri kullanım alanları açısından yedi ana başlık altında gruplandırılmaktadır. Karamürsel yöresinde üretilen ürünler literatüre göre sepet olarak kullanılanlar, aksesuar olarak kullanılanlar, mobilya olarak kullanılan, diğer kullanım alanları olmak üzere 4 ana grupta sınıflandırılır. Ürün çeşitlerini hammadde belirlemektedir. Sepet olarak ve mobilya olarak kullanılanlarda, en çok söğüt, aksesuarlarda çavdar, diğer kullanım alanlarında ise kestane yoğunlukla kullanılır. Bununla birlikte üretimde çavdar, kestane, fındık hayf, kargı, bambu, kayın, mısır, kızılcık ta kullanılmaktadır. Karamürsel sepeti üretiminde hammadde dışında temel malzeme bıçak, makas ve keserdir.
Genellikle Sepet örme işlemi, kış aylarında yapılmaktadır. Bunun başlıca sebebi yaz sıcaklarının ıslatılan ağaç dallarının daha çok kurumasına neden olduğunun ve sepet örme sırasında kırılma riskinin ortaya çıkmasıdır. Bu nedenle kış ayları sepet örümü için ıslatılan ağaç dallarının daha uzun süre nemli olarak kalmasına imkân vermesinden dolayı tercih edilmektedir. Aynı zamanda hammaddenin Mart- Nisan aylarında elde edilmesi de bir diğer etkendir.
Sepet ustaları günde ortalama olarak iki ürün yapabilmektedir. Bu sayı ustaların performansına göre günde ortalama üç-dört ürüne çıkabilmektedir. Sepet üretimi hammadde hazırlığı, tabanın oluşturulması, gövde bölümünün oluşturulması ve kenar temizleme olmak üzere 4 ana işlemden oluşmaktadır.
Karamürsel sepetinin tek hammaddesi, düzgün ve budaksız kestane çubuğudur. Kestane ağacının gövdesinden çıkan filizlere yörede “şah” adı verilmektedir. Ağaçtan kesilen filizler esneklik kazanması amacıyla en az bir hafta güneş altında kurumaya bırakılmaktadır. Kurutulan çubuklar bıçak ya da keser yardımıyla çıtalar halinde kesilerek ayrılmaktadır. Sepetin ana iskeletini oluşturacak dikey çubuklar yaklaşık olarak boylamasına 2,5-3,5 santimetre enlemesine 1-3 milimetre arası olabildiğince birbirine eşit genişlikte kesilmektedir. Yörede bu dikey çubuklara “kama” adı verilmektedir. Sepet örme işlemini oluşturan şeritler ise yaklaşık 1cm eninde ve 1-3 milimetredir. Kalınlığında daha ince hazırlanmaktadır. Oluşturulan çıtalar ıslatma teknesinin içerisinde suya batırılarak yumuşatılmaktadır. Bu işlem çubukların daha rahat soyulması, kırılmaması ve esneklik kazandırılması amacıyla yapılmaktadır.
Örme işlemine tabandan başlanmaktadır. Bu amaçla sekiz adet çubuğu birbirine çapraz ve eşit aralıkta olacak şekilde yere yerleştirilir. İşlemin düzgün olması için çubukları yerleştirirken el ve dizlerle çubukların üstüne sıkıca bastırılarak sabit tutulması gerekmektedir. Sepetin dip kısmı oluşturulduktan sonra ıslatılmış örme şeritlerinden bir tanesiyle merkez şeridin alt kısmından başlayarak yanındaki şeridin ise üstünden geçirilmek suretiyle örgüye devam edilir. Dip kısım da yer alan çubukların düzgün durması için, çubukların kesiştikleri merkeze taban örme işlemi sona erene kadar ayakla basılır. Örme işleminin tamamlandığı her sırada örme şeridi el yardımıyla sıkıca çekilerek ya da bıçağın keskin olmayan yüzü ile itilerek sıkılaşması sağlanmaktadır. Bir alt bir üst örme tekniğinde, birinci sıra tamamlandıktan sonra ikinci sırada, örme şeridi, bir önceki sırada üstten örülen çubukların altından, alttan örülen çubukların ise üstünden geçirilir. Sepetin taban kısmı bu örme tekniğinde 2 veya 3 sıra örülerek literatürde “tekleme” olarak adlandırılan bir alt bir üst örgü tekniğiyle tamamlanır. Taban kısmı tamamlandıktan sonra “ikileme tekniği “ile örgüye devam edilir. İki örme şeridi yan yana paralel olarak tutulur. Şeritler dikey çubuğun önden ve arkadan kuşatarak kendi eksenleri etrafında önden arkaya doğru hafifçe bükülür. Bu sayede dikey çubukların arasındaki boşluklardaki örme şeritleri çapraz olarak kesiştirilerek arkadaki çubuk öne, öndeki çubuk arkaya geçirilmiş olmaktadır. Örme çubuğunun yeterli gelmediği noktada biten şeridin biraz gerisinden şerit eklenerek örme işlemine devam edilmektedir.
Sepetin gövde kısmının iskeletini oluşturmak için taban etrafında örülmemiş olan dikey çubuklar örme işleminin bittiği yerden içe doğru katlanmaktadır. Tekleme yöntemiyle gövde kısmının ortasına kadar örülmesine devam edilmektedir. Gövdenin alt kısmı tekleme tekniğiyle örüldükten sonra kabuğu soyulmamış kestane çubuğu kullanılarak “üçleme tekniği” yapılır.
Üç örme şeridi, birbirini izleyen üç dikey çubuğun arkasına yerleştirilir. Birinci örme şeridi iki dikey çubuğun ve örmek için hazırlanan diğer iki örme şeridinin üzerinden geçirilir. Dördüncü dikey çubuğun arkasına alınır. İkinci örme şeridi, yukarıya doğru verev bir şekilde tutularak iki dikey çubuğun ve diğer iki örme şeridinin üzerinden geçirilir. Beşinci dikey çubuğun arkasına alınır. Üçüncü örme şeridi iki dikey çubuğun üzerinden yedinci dikey çubuğun arkasına alınır.
Karamürsel sepetinde çoğunlukla kabuklu kestane çubuğundan yapılmış olan bu kısım “kuşak” olarak adlandırılır. Bu örgüye de “kuşak örgüsü” adı verilmektedir. Karamürsel Sepeti “Kuşaklı Karamürsel Sepeti” ismini gövdenin orta bölümüne uygulanan bu teknikten alır.
Sepetin kuşak örgüsünün üstü yine tekleme tekniği ile örülerek tamamlanır. İstenilen boyut elde edildikten sonra kenar temizleme işlemi üçleme tekniği ile yapılmaktadır. Sepetin ağız kısmında da gövdenin ortasında olduğu gibi soyulmamış kestane çubuğu kullanılır. Bu bölüm de kuşak olarak adlandırılmaktadır.
Sepetin tamamen örme işlemi bittikten sonra ilave edilen örme şeritleri bıçak yardımıyla temizlenmektedir.
Üretilen sepetler el yordamıyla yapıldığı için kesin bir ölçüsü yoktur. Ortalama olarak sepetin tabanı 15-20 santimetreyi, ağız genişliği 40-45 santimetreyi, boyu ise 60 santimetreyi bulmaktadır.
Geleneksel kuşaklı Karamürsel sepeti, kendine has üretim tekniği ile yapılan dış görünüşüne kıyasla iç hacmi geniş olan kullanışlı bir sepettir. Kuşaklı sepeti, Karamürsel ve civarındaki meyve üreticileri yaş meyveyi zedelemeden kolaylıkla toplamada kullanmaktadırlar.