Aziz milletimizin ve kahraman güvenlik güçlerimizin hain darbe girişimi karşısında gösterdiği onurlu duruşun, hainlerin yenilgiye uğratılmasının ve demokrasi zaferinin 4. yıldönümü olan 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü münasebetiyle Valiliğimiz Koordinasyonunda düzenlen Anma programı, Vali Seddar Yavuz ve eşi Selda Yavuz hanımefendinin katılımlarıyla gerçekleştirildi.
Milli İrade Meydanında gerçekleşen programa; Vali Seddar Yavuz ve eşi Selda Yavuz hanımefendinin yanı sıra, Donanma Komutanı Koramiral Ercüment Tatlıoğlu, Deniz Eğitim- Öğretim ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Yalçın Payal, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Başkanı Doç Dr. Tahir Büyükakın ve eşi Doç. Dr. Figen Büyükakın, Cumhuriyet Başsavcısı Habib Korkmaz, Adalet Komisyonu Başkanı Muhiddin Paça, Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sadettin Hülagü, Vali Yardımcıları Dursun Balaban, Dr. O. Abdullah Günaydın, Suat Yıldız, Ali Ada, İzmit Kaymakamı Şevket Cinbir, Başiskele Kaymakamı Atila Kantay, Kartepe Kaymakamı Altuğ Çağlar, İl Emniyet Müdürü Veysal Tipioğlu ve eşi Asuman Tipioğlu, İl Jandarma Komutanı J. Kd. Alb. Osman Aslan, Başiskele Belediye Başkanı Mehmet Yasin Özlü, Kartepe Belediye Başkanı Muhammet Mustafa Kocaman, kurum müdürleri, Siyasi Parti Temsilcileri, Dernek ve Sivil Toplum Kuruluşları temsilcileri ile çok sayıda vatandaş katıldı.
15 Temmuz darbe girişimin 4. Yıldönümünde milletimize seslenen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan konuşmalarında;
“Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Bugün, devlet ve millet hayatımızda gördüğümüz en alçak, en sinsi, en kalleş saldırılardan biri olan 15 Temmuz darbe girişiminin dördüncü yıl dönümüdür. Bu müstesna günde, bir yandan milletimizin kazandığı muhteşem zaferin sevincini, diğer yandan darbe girişimi esnasında kaybettiğimiz kardeşlerimizin hüznünü birlikte yaşıyoruz.
“MÜCADELEYE KATILAN İNSANLARIMIZ ASLA UNUTULMAYACAK”
Allah’ın yardımı ve milletimizin cesaretiyle başarısızlığa uğrattığımız darbe girişimi sırasında, hainlerin kurşunları ve bombalarıyla şehit olan 251 insanımıza Mevla’dan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum.
Her kesimden vatandaşımızla, polisimizle, askerimizle darbe gecesi şehitler kervanına katılan 251 kardeşimizin tamamının ismi, tarihimize ve kalbimize silinmemek üzere kazınmıştır. Kahramanca verdikleri mücadelede gazilik unvanıyla şereflenen kardeşlerime de Rabbim’den sağlık ve afiyet temenni ediyorum.
O gece darbecilere direnmek için sokaklara, meydanlara, saldırganların yöneldiği her yere akın akın koşan milletimizin her bir ferdine şükranlarımı sunuyorum.
Hayatının baharındaki körpe fidanlardan bastonuna yaslanarak adeta uçarcasına hainlerin üzerine yürüyen aksakallı büyüklerimize kadar, bu mücadeleye katılan insanlarımızın hiçbiri asla unutulmayacaktır.
“MİLLETİMİZİN 15 TEMMUZ’DA YAZDIĞI DESTAN, SIRADAN BİR DARBE TEŞEBBÜSÜ VE ONU BASTIRMA HİKÂYESİ DEĞİLDİR”
Ankara'da külliye, İstanbul'da 15 Temmuz Şehitler Köprüsü girişine yaptığımız anıtlar bu vefanın birer sembolüdür. Ülkemizin dört bir yanında 15 Temmuz’u hatırlamak ve hatırlatmak için meydanlara, caddelere, mahallelere pek çok esere konulan isimlerde bu anlayışın yansımalarıdır. Milletimizin 15 Temmuz'da yazdığı destan sıradan darbe teşebbüsü ve onu bastırma hikayesi değildir. 15 Temmuz'u anlamak için bu topraklarda bin yıllık mücadelemize bakmak gerekiyor. 15 Temmuz’u anlamak için Malazgirt'ten beri vatanımızın her bir toprağını nasıl şehit kanlarıyla yoğurduğumuzu bilmek gerekir, 15 Temmuz'u anlamak için Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması vesilesiyle bir kez daha hayırla yâd ettiğimiz İstanbul’un ve fethinin manasına vakıf olmak gerekir. 15 Temmuz’u anlamak için Çanakkale’den Kut-ül Amareye, İstiklal harbinden Kıbrıs Çıkarmasına, terörle mücadelemize kadar yaşadığımız nice badireleri gözlerimizin önünden geçirmemiz gerekiyor. 15 Temmuz’u anlamak için darbecilerin başarılı olmaları halinde ülkemizi ve milletimizi nereye sürüklemek istediklerini kavramak gerekir. 15 Temmuz’u anlamak için milletimize diz çöktürme, devletimizi ele geçirme, ülkemizi parçalama gayretlerinin gerisindeki sinsi projeyi görmek gerekir. Milletimiz eşsiz irfanıyla darbenin ilk saatlerinden itibaren tüm bu gerçekleri görmüş ve hemen harekete geçmiştir. Kadınıyla erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla her kesimden her meşrepten insanıyla Türk milleti ülkesinin sahipsiz olmadığını göstermiştir. Bin yıldır hep süregeldiği gibi bugünde yerin üstündeki yaşayanları ve yerin altındaki şehitleriyle Türkiye’nin sahibinin bu aziz millet olduğu bir kez daha teyit edilmiştir. Milletimizin her bir ferdi, ezanı, bayrağı ve özgürlüğü için gerektiğinde yenilmez birer kahramana dönüşebileceğini ispatlamıştır. Artık tamamen sönüp gittiği düşünülen istiklal ateşinin közlerinin altından yeniden harlanabileceği anlaşılmıştır.
“HÜRRİYET AŞIĞI BU MİLLETE ZİNCİR VURMAYI TEKRAR DENEDİLER VE BAŞARAMADILAR”
İstiklal Şairimiz Akif’in dediği gibi;
Ben Ezelden Beridir Hür Yaşadım, Hür Yaşarım
Hangi Çılgın Bana Zincir Vuracakmış Şaşarım.
15 Temmuz gecesi hürriyet aşığı bu millete zincir vurmayı tekrar denediler ve hamdolsun başaramadılar. Ezanımızı susturmak, bayrağımızı indirmek, milli iradeyi ayaklar altına almak, geleceğimizi karartmak isteyen hainleri şanlı bir direnişle hüsrana uğrattık.
Dünyada şehadete cesaretle yürüyen, ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun diyerek hainlerin karşısına dikilen bir başka millet yoktur. 15 Temmuz'u Demokrasi ve Milli Birlik Günü olarak ilan ettik. Beni böyle bir milletin ferdi olarak yarattığı için Allah'ıma hamdü senalar ediyorum.
“15 TEMMUZ, HİÇBİR ŞÜPHEYE YER BIRAKMAYACAK ŞEKİLDE TÜRKİYE’Yİ İŞGAL GİRİŞİMİYDİ”
15 Temmuz hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ülkemizi işgal girişimiydi. Bunun için Kendi ordumuzun içindeki teröristlerin kullanılmış olması işgal girişimine alçakça bir ihaneti de eklemiştir. Tekbirler, salalar, dualar eşliğinde kıyama kalkan milletimiz vatanının özgürlüğüne sahip çıkarak hainleri tepelerken, kendisi üzerinde hesap yapanların heveslerini de kursaklarında bırakmıştır. Milletimiz o gece hiçbir mecburiyeti olmadan, zorlamaya maruz kalmadan, hiçbir karşılık beklemeden kendi inisiyatifi ile harekete geçmiştir. Bir asır önce vatan topraklarının dörtte üçünü kaybederek Cumhuriyet’i kuran milletimiz 15 Temmuz'da bir daha aynı felakete izin vermeyeceğini cümle aleme ilan etmiştir. 15 Temmuz son devletimizi yıkarak vatanımızı ele geçirmeye çalışanlara; bunun ancak milletimizin son ferdide son nefesini verdikten sonra mümkün olabileceğinin ifadesidir. ‘Sayılmayız parmağ ile, tükenmeyiz kırmağ ile, taşramızdan sormağ ile, kimse bilmez ahvalimiz’ diyen Muhyi misali, bizim ahvalimizi ancak bizden olan bilir.
“BU DARBE GİRİŞİMİ MİLLETİMİZİ YILDIRMAK BİR YANA, AZMİNİ KAMÇILAMIŞTIR”
Bu darbe girişimi milletimizi yıldırmak bir yana, azmini kamçılamıştır. Üzerimize çöken o kara gecede, ülkemizi yükseltmek, güçlendirmek, büyütmek için daha çok çalışmamız, daha çok mücadele etmemiz gerektiğini gördük.
Biliyoruz ki Türkiye, 83 milyon vatandaşı ve 81 vilayetiyle güzeldir. Biliyoruz ki Türkiye, birliğiyle, beraberliğiyle güzeldir. Biliyoruz ki Türkiye, dostluğuyla, kardeşliğiyle güzeldir. Kimsenin bunları bozmasına izin vermeyeceğiz.
FETÖ içeriden, PKK dışarıdan, kimi alttan, kimi üstten, ne kadar uğraşırsa uğraşsın ezanımızı susturamayacak, bayrağımızı indiremeyecekler.
Ayasofya’da susturulan ezanı nasıl 86 yıl sonra yeniden semaya yükselttiysek, yeminli düşmanlarımızın her fırsatta indirmeye kalkıştığı bayrağımızı nasıl her seferinde daha yükseğe astıysak, terör örgütlerinin saldırılarını da aynı şekilde bertaraf etmekte kararlıyız.
Birinci Dünya Savaşı için ‘Osmanlının paylaşım kavgası’ derler. Dünya düzeninin temellerinden sarsıldığı bir dönemde Türkiye Cumhuriyeti için de aynı hayallere kapılanları hüsrana uğratacağız.
Ülkemizi siyasi, ekonomik, askeri kuşatma altına almaya çalışanların senaryolarını, çok daha büyük vizyonları hayata geçirerek yırtıp atıyoruz.
Bölgemizde pek çok devleti önce iç karışıklıklarla sarsıp, ardından işgal edenlere, Türkiye’nin öyle bir devlet olmadığını, her alandaki atılımlarımızla bilfiil gösteriyoruz.
Milletimizin kendi içindeki görüş ayrılıkları ve tartışmalara bakarak niyetlerini bozanlara cevabımızı, konu vatanımız, ezanımız, bayrağımız olduğunda çelik bir yumruk olup tepelerine inerek veriyoruz.
Türkiye’nin, özellikle son 7 yılda yaşadığı her hadise, bu hakikatin farklı veçhelerdeki birer örneğidir. Ağaç bahanesinin arkasına sığınanlar da, adalet kisvesi altında millî iradeyi teslim almaya çalışanlar da çukurlarda, bölücülük yapanlar da, sınırlarımızı kuşatmaya kalkanlar da bu akıbetten kurtulamamıştır.
“TÜRKİYE’NİN YENİDEN AYAĞA KALKIŞI KARŞISINDA ŞAŞKINLIĞA UĞRAYANLARA DİYORUZ Kİ, DAHA BİTMEDİ”
Teslim almak için darbe girişimi dâhil her yola başvurdukları Türkiye’nin, silkinip asırlık uykusundan uyanan bir dev gibi yeniden ayağa kalkışı karşısında şaşkınlığa uğrayanlara diyoruz ki, daha bitmedi…
Bu milletin daha söyleyecek çok sözü var. Bu milletin daha hayata geçirecek çok projesi var. Bu devletin daha harekete geçirecek çok potansiyeli var. Çünkü bu millet, yüreği ve bileği güçlü olmanın yanında, arkasında ancak gönül gözü açık olanların fark edebileceği dua ordusu olan bir millettir. İslam’la müşerref olarak bu duayı aldık. Ayak bastığımız her yerde mazlumların, mağdurların yanında durarak bu duayı aldık. Asırlar boyunca süren Haçlı Seferlerinde Anadolu’yu çapulculara mezar ederek bu duayı aldık. İstanbul’u fethederek bu duayı aldık. Hint Okyanusundan Viyana önlerine kadar çağının en büyük devletini ‘önce insan’ diye yöneterek bu duayı aldık. Çanakkale’den 15 Temmuz’a kadar arkasında 7 düvelin olduğu her saldırıya göğsümüzü siper ederek bu duayı aldık. Fırsat bulduğumuzda elimizdeki tüm imkânları bölgemizdeki ve dünyadaki gariplerle paylaşarak bu duayı aldık. Velhasıl, kahraman ordumuz cephede harp ederken, ‘dua ordumuz’ da onlarla birlikte başka bir harp veriyordu.
Fatih’in askerleri İstanbul surları önünde dizi dizi saldırıya geçerken, geride bekleyenler ‘Bugün şehit olma sırası bize geldi’ diyerek seviniyordu. Çanakkale’de düşmanın ölüm kusan silahlarının önüne atılan her asker grubunun arkasında, şehadet sırasını bekleyen bir başka grup vardı.
Uzun yıllardır süren terörle mücadele harekâtlarımızda, benzer pek çok hadisenin yaşandığını biliyoruz. 15 Temmuz’da da, darbecilerin silahlarının üzerine ‘bugün değilse ne zaman öleceğiz’ diyerek, şehadet umuduyla dimdik yürüyen nice kahramanlar vardı.
Mehmet Akif, ne güzel ifade etmiş: ‘Sen ki asara gömülsen taşacaksın. Heyhat! Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat. Ey şehid oğlu şehid isteme benden makber, Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber’
“GÜÇLÜ OLMAK, HAKKIN YARDIMINA MAZHAR OLMAKTIR”
Evet. Ne mutlu Peygamberin yoldaşı olanlara, ne mutlu Rabbimizin müjdelediği o kutlu yolda yürüyenlere… Güçlü olmak, sadece sayıca çok, silahça üstün olmak demek değildir. Güçlü olmak, tıpkı yüce kitabımızda müjdelendiği gibi asıl Hakkın yardımına mazhar olmaktır. 15 Temmuz’da milletimiz işte bu hakikati bizzat yaşamıştır.
Tanka yumruk, savaş uçağına levye fırlatan, namluya alnını dayayan bir milletin önünde kim durabilir? İnşallah, bundan sonra da aynı inanç ve ruhla ülkemize sahip çıkacak, birliğimizi, beraberliğimizi koruyacağız. Rabbim yar ve yardımcımız olsun.
15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü, o gece yaşadığımız kutlu kucaklaşmayı bize ilelebet hatırlatacaktır. Bir kez daha 15 Temmuz gecesi dar-ı bekaya uğurladığımız yiğitlere Allah’tan rahmet, gazilerimize sıhhat ve afiyet diliyorum. Rabbim bir daha bu millete 15 Temmuz’lar yaşatmasın diyorum. Sizlere sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Kalın sağlıcakla.” diyen Sayın Cumhurbaşkanımızın konuşmalarının ardından saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Tahir Büyükakın’ın konuşmasının ardından Vali Seddar Yavuz yaptığı konuşmalarında; “ Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. 15 Temmuz darbe girişimi ve hatta işgal girişimi olarak nitelendirdiğimiz bu lanetli günü unutturmamak, zinde tutmak, ülkemize ve milletimize kurulan tuzakları bir kez daha anlatmak için huzurlarınızdayız. Bu vesileyle bir kez daha başta 15 Temmuz Şehitlerimiz olmak üzere bu vatan, millet ve dinimiz için toprağa düşmüş tüm şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum. Onur abidelerimiz kahraman gazilerimize ve özellikle ahirete intikal edenlere Allah’tan rahmet ve hayatta olanlara da sağlık ve afiyet diliyorum.
“Bu Kutlu Millet Bu Yolculuğa Dün Başlamamış ve Bu Yolculuğuna Asırlarca Aralıksız Devam Etmiştir”
Anadolu’da 1071‘de başlayan kıyam ve dirilişimiz bize bir Selçuklu, bir Osmanlı ve bir Türkiye Cumhuriyeti devleti bağışlamıştır. Dahası İlahi Kelimetullah’ı Viyana kapılarına kadar götürmüş ve İslam’ı yaymak gibi onurlu bir şerefe nail olmuştur. Her gittiği yere hakkı, hukuku ve adaleti götürmüş ve asla sömürmemiş, gözyaşı silmiş ve yüzlerdeki tebessümün sebebi olmuştur. Bu kutlu millet bu yolculuğa dün başlamamış ve bu yolculuğuna asırlarca aralıksız devam etmiştir. Bu kutlu yolculuğu, 1071’i, 1453’ü ve 1923’ü hazmedemeyenler çeşitli yol ve yöntemlerle hilelere başvurarak, tarihin her döneminde nifak tohumları ekmiş ve aziz milletimize saldırmıştır. Biz tarihin hiçbir döneminde katletmemiş, yaşatmayı seçmiş bir milletiz. Hafızalarımızı çok yakın tarihe götürürsek Arap baharı diye başlayan süreçte milyonlarca insanı katledip yerlerinden edenler, sadece ve sadece demokrasi ve insan hakları getirdiklerini iddia etmişlerdir. Oysaki getirdikleri kan, gözyaşı ve sömürüdür.
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti Özellikle Son 20 Yılda Sessiz ve Büyük Bir Devrim Gerçekleştirmiştir”
İşte Türkiye Cumhuriyeti Devleti özellikle son 20 yılda sessiz ve büyük bir devrim gerçekleştirmiştir. Bilimde, sanatta, teknolojide ve her alanda dünyayla yarışan bir Türkiye oluşmuştur. Bu gelişme, bu değişim elbette bizden rahatsız olanları daha fazla huzursuz etmiş ve çeşitli hile, desiselerle Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve aziz milletimize saldırıları artırmıştır. Aziz milletimizin ve medeniyet değerlerimizin en önemli unsuru olan dinimizi abi, kardeş, hoca, hizmet gibi bir çok kavram ile iğfal etmiş ve dahası milletimizin imkan ve vergileri ile alınmış silahları aziz milletimize doğrultarak 251 vatandaşımızı, kardeşimizi katletmiştir. Ama bu millet dünde, bugünde, yarında aynı millettir. Biz şehadete aynı gül bahçesine girer gibi koşar, Allah’a kavuşuruz. Bizim için ölüm yok olmak değil yeni bir başlangıçtır. Çünkü biz öldüğümüzde Allah’a kavuşuruz, Allah’la buluşuruz, Allah’la şerefleniriz.
“Tek Sevdamız Ay Yıldızlı Al Bayrağımız ve Türkiye Cumhuriyeti Devletidir”
Aziz milletimiz, sizler sokaklara döküldünüz, mermilere vücudunuzu siper ettiniz, bu alçaklara geçit vermediniz. Nitekim Muş Valisi olarak o dönemde biraz önceki konuşmamda TRT tarafından vtr olarak sunulmuş. Bundan hiçbir şekilde de haberim olmadı ve ne zamanki ekranda gördüm o zaman fark ettim. Bu devletin içinde bu devlete sahip çıkacak bizim her bir bireyimiz var. Biz bir ve beraberiz. Dünya görüşümüz, düşüncemiz farklı olabilir. Ama bir tek sevdamız var o da; Ay Yıldızlı Al Bayrağımızdır. Bir tek sevdamız var oda; Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. Allah razı olsun ki Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan milletimizi sokaklara davet ettiğinde akın akın milletimiz sokaklara çıkmış ve bu hainlere gereken dersi vermiştir. İnanıyorum ki bugünde, yarında tekrar bu dersi verecektir. Ama 15 Temmuzlar olmasın dediğimiz zaman ne yapmalıyız sorusunu da hepimizin cevaplaması gerekir. Önce çocuklarımıza gerçek dinimizi öğretelim. İnanıyorum ki 28 Şubat olmasaydı 15 Temmuz olmazdı. Çünkü 28 Şubat’ta başlayan süreç dini eğitimin önünü büyük ölçüde kapatmış ve muhafazakar ailelerin çocukları başka yönlere yönlendirilmiştir. Dolayısıyla yapmamız gereken Diyanet İşleri Başkanlığının, Milli Eğitim Bakanlığının bugün olduğu gibi doğru bir politikayla, doğru dini, Kuran ve sünnet anlayışlı din anlayışını mutlaka gençlerimize öğretmelidir. Müslüman düşünendir, sorgulayandır. Kuran-ı Kerim’de onlarca ayette düşünmez misiniz, akıl etmez misiniz diye sorar. Dolayısıyla hocam bilir, abim bilir, başkası bilir yerine bende bilirim diyerek neden niçin sorularını sormalıyız. Bunu sorabilmek içinde elbette bilmeli, araştırmalı, okumalıyız.
“Aklını Kiraya Veren Yapılardan Asla Bu Millete Bir Katkı Gelmeyeceğini Hepimiz Bilmeliyiz”
Aklını kiraya veren yapılardan asla bu millete, bu memlekete bir katkı gelmeyeceğini hepimiz bilmeliyiz. O yüzden çocuklarımızı yetiştirirken daha sorgulayıcı yetiştirmeliyiz. Diğer taraftan medeniyet değerlerimizle buluşturmalıyız. Vahyi esas alan, (Hz Peygamberimizin sünneti dahil) aklı kullanan ve medeniyet tasavvuru olan bir gençliği mutlak suretle inşa etmeliyiz. Vatan söz konusu olduğunda, bayrak söz konusu olduğunda her şeyi terk eden, edebilen bir gençliğe ihtiyacımız var. Allah’a hamdolsun ki bu gençliği de burada zaten görüyoruz. Sözün kısası derdimiz var. Çünkü gözümüzün önünde 15 milyon insanı katlettiler. Suriye kan gölüne döndü, Irak’a özgürlük getiriyorlardı bugün Iraklıya sorsanız Saddam dursaydı der. Kaddafi kötü diyorlardı Libya’yı kan ve gözyaşı çölüne döndürdüler. Biz birlik olmasaydık hendek ve çukurlarla bu ülkeyi de o hale getiriyorlardı. Nitekim 15 Temmuz başarılı olsaydı bugün Güneydoğu ve Doğu Anadolu yoktu, Ermenistan’a peşkeş çekiliyordu. O yüzden uyanık olmalıyız, tehlike geçti dememeliyiz, birbirimizi sevmeliyiz, düşünce farklılıklarımızı bir tarafa ötelemeliyiz, kucaklaşmalıyız. Çünkü biz biriz, aynı çeşmeden su içen, aynı yolun yolcusuyuz. 83 milyon aynı vatanın evladıyız. Aynı anne babanın çocuklarıyız. Dolayısıyla 15 Temmuz’un bize öğrettiği en önemli şey birlik, beraberlik, kardeşlik olmalıdır. Bu duygu ve düşüncelerle bir kez daha şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Kahraman gazilerimize ve o gün sokaklara çıkan bütün milletimizin evlatlarına ve sizlere minnet ve şükran duygularımı arz ediyorum” diyen Sayın Valimizin konuşmalarının ardından Kuran-ı Kerim tilaveti gerçekleştirildi.
İl Müftüsü Sinan Cihan tarafından şehitlerimiz için yapılan duaların ardından 15 Temmuz Şehitleri Sancak Koşusunu tamamlayan milli ve özel öğrenciler tarafından Vali Seddar Yavuz’a Sancak teslim edildi.
Milli İrade Meydanında canlı yayın yapan TV 41 ve Kocaeli TV kanallarına da röportaj veren Vali Seddar Yavuz, günün anlam ve önemi hakkında açıklamalar yaparak, sorulan soruları cevaplandırdı.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Tiyatrolarının “Kurtuluş Senfonisi” adlı sahne gösterilerinin sunulmasının ardından alanda bulunan gaziler, şehit yakınları ve vatandaşlarla yakından ilgilenen Vali Seddar Yavuz, fotoğraf çektirme talebinde bulunan vatandaşların taleplerini kırmayarak onlarla günün anısına fotoğraf çektirdi.
Ülkemizde ve İlimizdeki camilerden eş zamanlı olarak salaların okunması ile 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü münasebetiyle düzenlenen Anma Programı sona erdi.